Mülakattan Notlar Serisi 4

Selam dünyalı, 

Ben sistemin kölesiyim ve sana gelecek vaad edemediğim günden yazıyorum. Sebebini sorma çünkü sen bunu çoktan yaşamaya başlamışsın ve bugün nedenlerini hiç sorgulamıyorsun..

Günden güne yeni trendler yeni yeni pozisyonlar, değişen iş modelleri, çalışma şartları ve bunun gibi değişen bir çok rolü görebiliyorsunuz. İş modellerindeki değişken durumların karşısında bende mevcut durumumdan farklı bir evrene geçtim. İş ararken, ararken sonrasında görüşürken nelerle karşılaştığımı sizlerle daha öncesinde paylaşmıştım. Komik mi komik, yok canım daha neler dediğiniz yazıları gerçekten yaşadım ve yaşamaya devam ediyorum. 

Piyasada insan kaynakları nedir sorusuna cevap ararken bugün insan kaynakları evrim teorisinin üzerinde seyir eden bir noktaya geldi. Kimisine göre eğlenceli ve geliştirilebilir yönü olan önü açık bir meslek, kimisine göre yan gel yat osman, vur kafasına al parasını dediğimiz bölümdeyiz.

Uzun bir aradan sonra iş aramaya karar verdiğimde aylardan Ocak ve Şubat'ın en karlı zamanlarıydı. İşimi severek yapıyorum ama dönüp farklı mı farklı yeni heyecanları da görmek istiyorum. Deli miyim deliyim, başvuru yapıp kendimi davet ettirip, mülakata giriyorum. Kendimi yenilemeyi seviyorum. Masanın diğer tarafında olmak nasıl bir duyguydu? bunu hiç bir zaman unutmamak adına zaman zaman mülakat deneyimi yaşamakta fayda var. İşte tam bu kararı vermiş başvuru yapıyorum, aranıyorum haftada en az 2 görüşme sonrasında yaşanılan skandallar, ah be bebeğimsu seninle biz aynı işi nasıl yapıyoruza geliyor ya konu işte o zaman kahroluyorum. Sonra Gökhan neden yazmasın.. Yazayım ki yarın bir gün dedim dedim bak inanmadınız sonra ne olduya gelmesin konu.

Velhasılkelam ses tonuyla beni etkileyip görüşmeye davet eden bir Kıvanç Tatlıtuğ saat ve tarih detayını iletti. Pardon pardon bu hikaye o hikaye değildi, firmanın çay ocağında çalışan bir ağabeymiş. Dedi ki "Gökhan'cım bizim personel işlerindeki hanımefendi sizinle görüşmek istiyor yarın gelir misin?" Önce dinledim, sonra ışığın yanmasını bekledim, anlamadım tamam dedim, mail kullanır mı o hanımefendi sorar mısın? Ya da tarif et ben atlar gelirim sorun yok dedim. İçim içimi yedi kalkıp gitsem firma diye depo çıkacak, böbreğimi alıp Mahmutbeyde köprü altına atacaklar, gitmesem bu seferde bunları yaşayıp nasıl anlatacağım dedim. Firma lokasyon, adres, telefonuna kadar her şey tamamdı ve kalkıp gittim. Kar yağıyor, metrodan çıkmış yürüyorum kapıya kadar geldim. Dışarıdan bakıyorsun gerçekten depo önü, kapının girişi meğer diğer tarafmış anlık yusuf yusuf ve ben üçümüz topuk eve dedim. Girdim, dün beni arayan o etkileyici ses konuyla çaycı ağabey hoşgeldin dedi. İnanmak güçtü sordum buranın sekreteryası yok mu, var dedi ama doğumda, IK neden kendi aramıyordu, neden ben buna tanık oluyordum. Soruları soruyorum kendi kendime sonra dönüp bekledim hanımefendiyi. Görüşme için vakit gelmişti, çağırdı. Kendini tanıt lütfen vaktim yok denecek kadar az trafiğe kalmak istemiyorum dedi. Eski Gökhan olsa hiç zoruma gitmezdi ama insan piyasayı koklayınca, insanları tanıyıp, biz seninle bu işi yapıyoruz bebeğimsu biraz saygın olsun demeyi kendime prensip edindim ve dedim de zaten. Ben kendimi anlatmak istemiyorum siz anlatın vakti az olan sizsiniz siz çağırdınız, benim vaktim bol dinlerim sizi dedim. 


Derin bir nefes sonra alkış kıyamet kupayı almışız bu maç bizimdi. Hayatımda ulaşım, hava şartları ve akbil ücreti dahil olmak üzere günümü zehir ettiğim aklıma geldi. O odandan çıkarken üzüldüğüm şey insana değer noktası bu seviyeye mi geldi? Hiç bir şey yapamıyorsan bile sohbet havasında nezaketen dinle kimse senden ne iş yapıyorsunuz, firma ne iş ile uğraşıyor diye sormayacak ama sen ne ekersen onu biçersin bunu da asla unutma..

Tecrübe ettiğim bir mülakat anım bu. Daha neler var neler ama zamanıda var anlatmaya. Kapısına kadar gidip toplantım var yarın çağır gel diyeni de oldu, kalkıp renkli çorap giyen adamı ciddiye almam diyende.. Günün sonunda ben bu masanın diğer tarafındayım, benim ve bir çok meslektaşımın verdiği söz eminim şudur ki;"Olumsuz dahi olsa sözüm , günün sonunda kesin size döneceğim." 

Değerli okurum, meslektaşım, vatandaşım, dünyalı dostum,

Vakit ayırıp okuduğun için teşekkür ederim. Yorumun benim için yükselen altın, paylaşımın dolar kuru kadar değerli, benzin kadar inişli ve çıkışlıdır. Kendine iyi davran, görüşürüz..

Yorumlar